Rotalar
Motoryatımız Kemer limanından kalkış yaparak alacasu koyu(cennet koyu) , phaselis koyu , Ay Isıgı koyunda yüzme ve yemek molaları vermektedir.
Alacasu (cennet koyu)
Alacasu Koyu Muhteşem Doğası Likya Yolları - Çamyuva Kemer Antalya
Berrak denizi, yemyeşil çam ormanları, son derece karmaşık
bitkisel ekosistemleri, faunal ve floral yapılarına sahip
Alacasu Koyu, Kemer ve Tekirova arasında Çamyuva beldesi
yakınında, arkasını Tahtalı Dağı’na, önünü Akdeniz’e
çevirmiştir, muhteşem doğasıyla saklı cennet olan bu koy
piknik ve mesire yeridir. Çok yakınında tepelik yerde eski
bir mezarlık vardır. Yüzyıllar önce yaşanmış bir medeniyetin
kalıntıları vardır. Unutulmuş durumdadır. Bu muhteşem saklı
doğa cennetini görmek isteyen yerli ve yabancı turistler
geldiklerine pişman olmayacaklar. Yerel halk tarafından Cingi
olarak adlandırılan sert taşlardan yapılmış mezarlık
görülmeye değer. Alacasu Koyu doğal sahasında yaklaşık iki bin
yıl öncesi bir yaşantının izlerini görebilirsiniz.
Alacasu Koyu ile Phaselis Antikkenti arasında muhteşem doğa,
deniz ve yeşil uyumlu haldedir. Sahilleri, binlerce yıldır
denizin dalgalarının yalaması sonucu çok keskin ve sivri
kayalıklar ile kaplıdır. Bu kayalıklar doğanın muhteşem
güzelliklerini meydana getirmiştir. Panaromik delikler, mağaralar
görülmeye değer.
Phaselis koyu
phaselis , Antalya’ya 35 km. uzaklıkta, Tekirova’nın hemen yanı başındaki antik bir kenttir. Phaselis, Hellen dilinde “Tanrı esirger” anlamında bir sözcüktür. Bilge Umar’a göre Luwi kökenli olup “deniz kentçiği” anlamındaki “ Passala” dan gelir.
Efsanelere göre, kent M.Ö. II.bin’in sonunda Mopsos ve Lakious tarafından kurulmuştur. Tarihçi Athenaios’un anlattığı efsaneye göre Lakious kendine bağlı bazı kabilelerle buraya gelmiş araziyi beğenmiş ve şehrin burada kurmaya karar vermiş. Fakat o sırada burada Kylabras isimli bir çoban yaşıyor ve sürülerini de burada otlatıyormuş. Lakious , o sıralarda para mefhumu olmadığı için çobandan araziye karşılık hububat veya balık teklif etmiş. Çoban kurutulmuş balığı tercih etmiş ve topraklardan sürüsünü alarak çekip gitmiş. Bu yüzden kuru balığı burada adak olarak kullanmak bir gelenek olmuş. Sonraki yüzyıllarda bu o kadar benimsenmiş ki ucuz bir adak için “Phaselis adağı” bir deyim olarak kalmış.
Strabon, Phaselis’in üç limanı olduğunu, en büyüğünün ise yarımadanın güneyindeki olduğunu yazmaktadır. Kentin kuruluşu kesinlik kazanamamakla beraber tarihte ismi en erken Fenike ile Yunanistan arasında ticaret gemilerinin uğrak yeri olarak geçmektedir. Kent M.Ö.690 ‘da zengin ormanlık bölgeye yakın oluşundan ötürü Rodosluların bir kolonisi olarak kurulmuştur. M.Ö.VII - VI.yy.larda geçimini denizden sağlamış ve ticaretle gelişmiştir. Batı Anadolu’ya Persler egemen olduğunda Phselis de bundan nasibini almıştır. Kent ilk sikkelerini M.Ö. V nci yy.da Pers standartlarına göre basmıştır.M.Ö. V.yy.a ait, bilinen en eski gümüş sikkelerinin üzerinde bir tarafında gemi diğer tarafında da bir yıldız bulunur.M.S. 3.yy. a kadar da sikke basımı devam eder. Büyük İskender’in Anadolu’ya gelişinde kent kapılarını ona açmıştır. İskender’in bu kentten nasıl faydalandığını Strabon şöyle anlatır:
“... bundan sonra, önemli üç limanlı bir kent olan Phaselis’e ve bir göle gelinir. Bunun yukarısında, bir dağ olan Solyma ve dağlar arasındaki uzun geçitlerin yanında kurulmuş Termessos uzanır. Bu uzun geçidin içinden Milyas’a dağı aşan bir boğaz vardır. Aleksandros (İskender) geçidi açmak istediği için Milyas’ı yakıp yıktı. Phaselis yakınında deniz kenarında dağlar boyunca Aleksandros’un ordusunu geçirdiği uzun geçitler bulunur...”